Beden ve Giysi
Giyim, insan vücudunu tabiatın dış etkilerden korumak ve aynı zamanda örtünmek ihtiyacı ile ortaya
çıkmıştır. Günümüzde ise giyim, insanların temel fizyolojik ihtiyaçlarından biri olarak, yaşam süreci
içerisinde çok önemli bir boyuta yerleşmiştir. Bu boyutun kişiler üzerindeki etkisi oldukça farklıdır.
İnsan yaşamındaki önemli faktörlerden bir tanesi giyinme ihtiyacıdır. Barınılacak yuva, besin ve
giyim, insanların en temel gereksinmelerini oluşturmuştur. Giyim, tarih kadar eski bir konudur.
İnsanların varoluşlarıyla birlikte gelişen vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İlkçağlarda tabiat olaylarından
korunma ihtiyacından doğmuş, sonraları ise toplumlara göre değişerek gelişmiştir. Soğuk ülkelerde
yaşayan insanlar avladıkları hayvanların postlarına bürünerek, sıcak ülke insanları ise sazlarla, çeşitli
bitkilerle vücutlarını korumaya çalışmışlardır. Başlangıçta çok sade bir biçimde ortaya çıkan bu örtünüş
şekli zamanla estetik ve standart kalıplaşma halini alan giyinmeye dönüşmüştür. Giyim, insan
ihtiyaçlarının yanı sıra süslenmek ve çalışma ortamının gerektirdiği şartlara uyum sağlamak gibi birçok
amaca hizmet edecek şekilde gelişmeler göstermiştir ve bu gelişmeler gün geçtikçe artmaktadır.
Giyim tarihine bakılarak giysinin büyük değişikliklere uğradığını görmek mümkündür. İlkçağlarda
giyimi, inançlar, iklim ve toplumdaki sınıf ayrılıkları, Ortaçağ’da savaşlar, göçler ve milletler arası
ticaret etkilemiştir. Günümüzde ise turizm ve teknolojik gelişmeler etkisini göstermektedir. Giysi;
bilimsel, teknik, teknolojik ve sanatsal bir bütünlüğün en estetik ve işlevsel ürünüdür.
Kişisel özellikler de giyim kuşamın oluşmasını büyük ölçüde etkilemektedir. Kişinin dini, mezhebi,
mesleği, eğitimi, kültürü, ekonomik düzeyi, genç veya yaşlı oluşu, kıyafetin önemli günlere özgü oluşu,
gündelik, ev içi ya da sokak kıyafeti olması gibi hususlar giyim kuşamın biçimini oluşturmaktadır.
Giyim; insanların temel fizyolojik ihtiyaçlarından biri olarak vücudu koruyan, zamanla değişiklik
gösteren ve insan vücuduna göre şekil alan ürünler olarak tanımlanabilir.
Giyinme isteği, bazen sadece iklim koşullarına karşı vücudun doğal ısısını korumak amacıyla ortaya
çıkarken bazen de yaşamın amacı olmaktadır (Erdoğan ve İlleez, 2004:1). Temel fizyolojik ihtiyaçlardan
biri olan giyinme vücudu dış etkilerden korunma ve rahatlık sağlamasının yanı sıra bireyin kendini
topluma kabul ettirmesi ve beğendirmesi açısından da değer taşımaktadır. Giysilerin modaya uygunluğu,
hazırlanan kalıp, kumaş ve dikiş nitelikleri ile birlikte istenilen ölçülerde olması giysinin kalitesini
göstermektedir. Bu sebeple giysinin bireyin vücuduna uygunluğu, hareket serbesti sağlaması ve estetik
görünümü büyük önem taşımaktadır.
Bir giysinin estetik ve fonksiyonel karakteristikleri o giysinin vücuda oturma derecesi ile ilişkilidir.
Vücuda iyi oturan bir giysi estetik olarak iyi görüneceği gibi aynı zamanda giyen kişi açısından
maksimum konforu ve hareket serbestliği de sağlamalıdır. Giysinin vücuda iyi oturmasını sağlayan pek
çok unsur olmasına rağmen, bunların başında giysi yapımında kullanılan 2 boyutlu kalıpların vücudun 3
boyutlu formunu doğru yansıtması gelmektedir.
Son yıllarda bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişmeler sayesinde, insan vücudunu çok kısa bir sürede
yüksek çözünürlükte tarayabilen ve bilgisayara aktarabilen son derece gelişmiş 3-D tarayıcılar (scanner)
geliştirilmiştir. Bundan sonraki adım, giysilerin bu 3 boyutlu insan formları üzerinde yine 3-D olarak
modellenmesi ve 2 boyutlu açılıma yani giysi kalıpları formlarına dönüştürülmesi gelmektedir.
Vücuda uygun, renk, desen ve aksesuarı seçebilmek için vücut özelliğinin ve vücut tipinin bilinmesi
tarafları gizlenmelidir.
İnsan vücudunun yapısı, bugüne kadar çeşitli bilim alanları tarafından, değişik açılardan ele alınarak
incelenmiştir. Bu yapının normal sınırlarının araştırılması hemen hemen insanın var oluşuyla başlamıştır.
Mağaraya resim yapan ilk insanlar, daha sonraları ressamlar ve heykeltıraşların yapıtları ile, o günün
insan yapısının sistematik analizini yaparak fiziksel özelliklerini yansıtmışlardır (Yeşilpınar1994).
Vücut özelliklerini ve vücudun çeşitli parçaları arasındaki oranları belirlemek için insanları yalnız
cins, yaş ve ırk ayrımlarına göre gruplandırmak, insan vücudu ve çeşitli organlarının büyüklükşekil ve
yapı bakımından normal sınırlarını çizmek yeterli değildir (Odar, 1986:5). Aynı topluma ait bireyler
arasında vücut yapılarında önemli farklılıklar olduğu ve değişik vücut tiplerinin olduğu bir gerçektir.
Vücut tiplerindeki farklılıkların yanı sıra vücudun bölümleri arasındaki oranlarda da değişimler
belirlenmiştir.
Giysi seçerken birey kendi olanaklarını, karakterini, vücut tipini ve şekillerini, vücudunun kusurlu ve
güzel bölgelerini bilmesi gerekmektedir. Vücut tipi saptanırken vücut kusurları ortaya çıkabilir. Ancak bu
kusurlar saptandığında düzeltme (gizleme) olanaklarının mevcut olduğu unutulmamalıdır. Kişilerin vücut
yapısını tanımak için genel olarak vücut tipinin ve şeklinin belirlenmesi, kusurlarının tanınması, yüz
şeklinin tanınması, saç, cilt, göz renginin tanınması gibi hususlar dikkate alınmalıdır (Farr, 2004:12).
Giyimin pek çok işlevi vardır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir;
• Giyim ile insanlar vücudunu hava ve diğer çevresel etmenlerden korur. Bu bakımdan giyim
insanın ilk elde ettiği, sahip olduğu nesnedir.
• Giyim; insanlar için bir süs olma işlevine sahiptir. Güzel giyinme insanın iyi görünmesi için
gerekli sayılmıştır.
• Giyim; kişinin toplumsal, siyasal, ekonomik ve mesleksel statüsünün bir göstergesidir.
•Giyim; kişinin kendini gösterme, hoşa gitme gibi duyguları bakımından, insana doyum sağlayıcı
bir işleve sahiptir.
• Giyim aynı zamanda insana güven sağlar.
Giysi beden ilişkisi değerlendirildiğinde giysinin insan vücudunun ikinci bir derisi olduğu görülebilir.
Bu bağlamda giysi beden arasındaki uyumda vücut şekli, oranları ve vücut ölçüleri giysi üretimi için
büyük önem taşımaktadır. Giysi üretiminin ilk basamağını oluşturan kalıp uygulamasında ise vücut tipleri
ve şekilleri ve beden kusurları daima dikkate alınmalı ve beden giysi uyumu sağlanmalıdır.
Kaynak: Tekstil Dershanesi