Zeka
18.01.2015

Zekanın tek tip olduğunu, doğuşla sabit bir düzeyde gelip hep aynı düzeyde kaldığını savunan eski inançlar, Harvard Üniversitesi profesörlerinden Howard Gardner"ın Çoklu Zeka Teorisi ile yıkılmıştır.

SÖZEL ZEKA 

Kelimeleri etkili kullanma yeteneğidir.

Dinleyerek öğrenmeyi sever, duygu ve düşüncelerini sözel ifadelerle aktarırlar.

İyi yazarlar, iyi anlatırlar, kitap okumayı, kelime oyunları severler.

Kavramlarla ve kelimelerle düşünürler.

Sözel zekaya sahip insanlar daha çok yazar, gazeteci ve politikacı olurlar.   

SAYISAL ZEKA

Sayısal zekası yüksek olanlar sebep-sonuç ilişkisi kurmayı, “neden” demeyi severler, çok soru sorarlar.

Olayları kategorize ederek bağlantılar kurmaya kafa yorarlar.

Hesap yapmayı, bir makineyi söküp nasıl çalıştığını görmeyi severler.

Nedenini bilmediği şeyi fazla akılda tutamazlar.

Bilim adamı, matematikçi ve bilgisayar programcısı olma ihtimalleri yüksektir.

GÖRSEL ZEKA

Görsel zekası yüksek olanlar işittiklerini değil de, gördüklerini akıllarında daha iyi tutarlar.

Film ve slayt gösterileri eşliğinde öğrenmeyi severler.

Hayal dünyaları geniştir.

Resimli kitaplara, sanatsal etkinliklere yatkındırlar.

Renklere çok hassastırlar.

Mimar, fotoğrafçı ve dekoratör olabilirler.

MÜZİK ZEKASI

Ritim, nota, ses tonu, ahenk, melodi gibi müziksel unsurlara aşırı duyarlıdırlar.

Müziksel unsurları hemen fark ederler, değerli bulurlar ve ifade ederler

Nota, solfej bilmeseler bile, melodileri hemen akılda tutarlar.

Müzik eşliğinde çalıştıklarında öğrendiklerinin kalıcılığı artar.

Tempo tutma, mırıldanma, ıslık çalma, eşlik etme, müzik dinleyerek kitap okuma sevdikleri şeylerdir.

BEDENSEL ZEKA

 Bir sorunu çözmek, bir model oluşturmak, bir şeyler üretmek için bedenlerini, ellerini, parmaklarını kullanabilme gücüdür.

 Bedensel zekası yüksek olanlar, duygu ve düşüncelerini dokunarak, hareketlerle anlatmada beden dilini kullanmaya çok yatkındırlar.

 Koşmayı, zıplamayı, mimik ve jestleri kullanmayı, bir yerler inşa etmeyi çok severler.

 El becerileri iyidir, tamir işlerini çok rahat yaparlar.

 Başkalarının mimik ve jestlerini kolayca taklit ederler.

 Sporcuların, aktörlerin, heykeltıraşların çoğu bedensel zekası yüksek olan insanlardır.

SOSYAL ZEKA

Çevresindeki insanların duygularını, isteklerini , ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılaştırma gücüdür.

Sosyal zekası yüksek olanlar, insanları tanıma konusunda çok başarılıdırlar.

Liderlik özellikleri vardır.

Yüz ifadelerine ve seslere, insanlardaki farklılıklara duyarlıdırlar.

Yüzleri çok iyi okurlar.

Analiz etme, yorumlama ve değerlendirme kapasiteleri yüksektir.

Sözlü ve sözsüz iletişimde yetenekleri üstündür.

Organize etmeyi, lider olmayı, başkalarına yardım etmeyi, empatik iletişimi ve öğretmeyi severler.

Genellikle danışman, öğretmen ve siyasi lider olurlar.

İÇSEL ZEKA

Kendi ile ilgilenme, kendini tanıma, güçlü zayıf taraflarını fark etme yeteneğidir.

Kim olduğu, neyi yapmak istediği, nelere yönelmesi gerektiğini, nelerden uzak durması gerektiğini bilme kapasitesidir.

Bir şeyi düşünürken kendi duyguları, ilgisi, ihtiyaçları ve istekleriyle amaçlarını bağdaştırmaya çalışırlar.

Bağımsız olma, kendilerini açık ve net dile getirme, olaylardan ders almaya yatkındırlar. Psikolog olmaya yatkındırlar.

DOĞAL ZEKA

Çevre, doğa olayları, ekolojik unsurlara aşırı duyarlıdırlar.

Düşünürken doğa formları, hayvan- bitki figürleri ile düşünürler.

Hayvan beslemeyi, doğayı, toprakla uğraşmayı önemserler.

Mevsimler, iklim olayları ile ilgilenirler.

Hava tahmin konularına ilgi duyarlar.

 

IQ NEDİR?

 

İlk zeka testlerinin dayandığı nokta belirli işler veya test elemanları üzerindeki performansın yaş ile birlikte arttığı ve bu performansın belirli bir yaş grubunda yer alan daha zeki kişilerin daha az zeki kişilerden ayırt etmede kullanılabileceği varsayımıydı. Alfred Binet’in bu prensipten yola çıkarak hazırladığı ilk zeka testi düşük zeka seviyesindeki çocuklara daha iyi bir eğitim sağlayabilmek üzere onları tespit edebilmeyi amaçlıyordu. 

Binet testinde test uygulanan çocukların zeka yaşlarını göstermek üzere bir sayı kullanılıyordu. Zeka yaşı uygulanan testte aynı puanı alan çocukların ortalama yaşına karşılık gelmektedir. Örneğin 10 yaşındaki bir çocuk testten 45 puan aldıysa ve bu puan 8 yaşındaki çocukların ortalama puanına karşılık geliyorsa bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 8′dir. Benzer şekilde 14 yaşındaki bir çocuk eğer testten 88 puan aldıysa ve bu puan 16 yaşındaki çocukların ortalama puanıysa bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 16 demektir. 

 Öğrencilere bu şekilde bir zeka yaşı verilmesi onların aynı yaştaki diğer çocuklara göre nasıl olduklarını gösteriyordu. Ancak böyle bir sayı aynı yaşta olmayan kişilerin zeka derecelerini karşılaştırmakta problem yaratıyordu. Dolayısıyla zeka derecesini belirlemek üzere zeka yaşı yerine zeka bölümü yani IQ (Intelligence Quotient) olarak adlandırılan bir değer kullanılmaya başlandı.

IQ zeka yaşının doğum tarihine göre belirlenen gerçek yaşa bölümünün yüzle çarpılmasıyla elde edilmekteydi.

Yani;   

IQ= (Zeka Yaşı/Gerçek Yaş)*100 formülü ile bulunmaktadır. 

Daha önceki örneklerimize bu formülü uygulayacak olursak birinci öğrenci için

IQ=(8/10)*100=80

ikinci öğrenci içinse IQ=(16/14)*100=114.2 olarak bulunacaktır.

  Yukarıdaki formülden de kolayca anlaşılacağı gibi eğer bir kişinin gerçek yaşı ve zeka yaşı aynıysa IQ derecesi 100 olacaktır. Zeka yaşı gerçek yaşından büyük olanlar için 100′den daha büyük, diğerleri içinse daha küçük bir IQ derecesi elde edilecektir.  IQ derecesinin hesaplanmasında temel kavramlar aynı olmasına karşın günümüzde IQ dereceleri standartlaştırılmış bir grubun ortalama sonuçlarının ve standart sapmalarının kullanıldığı istatistiksel ve matematiksel bir takım hesaplamalar içeren karmaşık bir yöntemle daha anlamlı bir biçimde bulunmaktadır. 

İnsanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa 130′un üstündeki IQ değerleri üstün zeka, 70′in altındaki IQ değerleri ise geri zeka olarak nitelendirilir. En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100′dür. İnsanların %68.3′ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir.

Zeka dağılım eğrisinin bir ucunda zeka geriliği gösteren kişiler yer alırken diğer ucunda  ise üstün zekalı kişiler yer almaktadır. Toplumu oluşturan kişilerin ancak %2′lik bir bölümü 130 ve üstündeki IQ derecesine sahiptir. IQ derecesi 140′ın üzerine çıkıldığında bu oran % 0.2 ye düşmektedir.

Yüksek IQ derecesine sahip bir kişinin akademik konularda ille de başarı göstermesi gerekmemekte ancak konulardan bir veya bir kaçında olağandışı bir üstünlük sergileyebilmektedir. Yüksek bir IQ derecesi her şeyde başarı anlamını kesinlikle taşımamaktadır.

Gardner (1992), zeki öğrencilerin eğitimde başarısız olmalarına iliş­kin sebepleri aşağıdaki gibi sıralamaktadır:

Güdüleme Eksikliği: Bir çok durumda eğitimde başarı, zekadan çok bi­reysel veya sosyal çevre faktörleri ile güdülenmiş olmaya bağlıdır. Ancak bir çok zeki insan, yeterli güdülenmeden yoksundur. Ayrıca zeki insanların güdülenmeleri, farklı sosyal ve psikolojik dinamiklerin, öğrenme ortamında özgün bir etkileşim örüntüsü haline dönüştürülmesine bağlıdır.

Yönlendirici Kontrol Eksikliği: Eğitimde başarı, itici ve yönlendirici kontrol ile yakından ilişkilidir. Yönlendirici kontrol, bireyin içsel varoluşuna ve benlik algısına ait olumlu tutumun anlatımıdır.

Azim Eksikliği: Eğitimde başarı, hedefe ulaşma süreci içinde zorluklarla karşılaşıldığında gerekli kararlılığı göstermeye bağlıdır. Ancak azim eksikli­ği, her hangi bir güçlükle karşılaşınca bireyin hedeften uzaklaşmasına ne­den olur.

Başarısızlık Korkusu: Başarısızlık korkusu taşıyan öğrenci, öğretim süre­cinde gerçek zihinsel potansiyelini gösteremez. Ayrıca bu tür öğrenciler, bir öğretim programına başlama ve sürdürme açısından gerekli istek ve kararlılıktan yoksundur.  Erteleme: Yapılması gereken işlerin ertelenmesi bir yaşam tarzı haline getirilebilir. Böylece isler birikir, yaşamın akışı içinde gündeme gelen fırsatlar kaçırılır ve başarısızlık kaçınılmaz hale gelir.

Gereğinden Az ya da Fazla Kendine Güven Duyma: Güven eksikliği, bireyin entelektüel becerilerinin gelişmesini engeller. Aşırı güven ise benli­ğin gelişiminde gerekli olan düzeltmeleri gerçekleştirme konusunda başarı­sızlığa neden olur.

Bebeklerin fiziksel gelişimleri ile birlikte, bebek gelişiminin bir de zeka gelişimi bulunduğunu unutmamak gerekmektedir. Bebekler gelişir, farklı davranışları farklı şekillerde gerçekleştirirlerken, bebeklerin zeka gelişimi hakkında da annenin ve babanın bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bebek, kendi kendine bazı şeyleri yapamayabilir; ama onu en çok etkileyen şey, çevresinde dönüp dolaşan insanlardır. Kendisinin yapamadığı şeyleri çevresindeki insanlar yapmaktadır. Zeka gelişimi sırasında bebek, çevresindeki kişilerin gerçekleştirdikleri hareketleri öğrenmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, bebeğin zeka gelişimine katkıda bulunmak isteyen ebeveynlerin, oyunlar sırasında bebeklerine öğrettikleri şeylerin önemi oldukça büyüktür.  

 

Kaynaklar:

http://www.frmartuklu.net/psikoloji/114140-zeka-nedir-turleri-nelerdir.html

http://www.notkurdu.com/zeka-turleri-nelerdir-87620/

http://www.forumaski.com/anne-ve-cocuk/58609-bebegin-zeka-gelisiminde-ilk-bir-yil.html

http://www.formistan.com/psikoloji/210576-psikoloji-ve-zeka.html   

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.